BÜYÜKLERİMİZİ UNUTMADIK

21.12.2012 1970

PROJE

BÜYÜKLERİMİZİ UNUTMADIK

TÜRÜ

Topluma Hizmet Projesi

DÖNEM

2008-2009

PROJENİN HEDEF

VE AMAÇLARI

Öğrencilerimizin;

  • Toplumsal duyarlılıklarını geliştirmek,

  • Sosyal sorumluluklarının farkında olan kişiler olarak yetişmelerine destek olmak,

  • Çok yönlü bireyler olarak toplum içerisinde eğitilmesini sağlamak,

  • Sorumluluk sahibi birey veya gurup olarak davranış ve yaratıcılıklarını geliştirmek.

HEDEF /

YARARLANICI KİTLE

Öğrenciler ve ilgiye ihtiyacı olan yaşlılar

ETKİNLİKLER

Haftada iki gün huzurevi sakinlerini ziyaret etmek. Onlarla sohbet etmek, kitap, gazete okumak, bahçede yürüyüş yapmak. Onların; şarkı söylemek, dans etmek gibi sosyal etkinliklerine katılmak. İhtiyaç duydukları diğer konularda onlara destek olmak.

YAPILAN ETKİNLİĞİN TARİHİ VE SÜRESİ

02.01.2009 (Haftada 2 gün 3er saat, 6. ay ortasına kadar)

BAŞVURUNUN YAPILDIĞI KURUM

VE TARİHİ

Beşiktaş Etiler Lisesi – 29.12.2008

Beşiktaş İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü – 29.12.2008

Kaymakamlık Onayı – 02.01.2009

İstanbul Nisbetiye Dinlenme ve Bakım Evi

KOORDİNATÖR

Arzu ÇALIK SEYDİM

Proje Danışman Öğretmeni

KOORDİNATÖR KURUM

ETİLER LİSESİ

ÖĞRENCİLER

11 F sınıfı öğrencileri (2008-2009)

ORTAKLAR

T.C. Emekli Sandığı (SGK) İstanbul Nisbetiye Dinlenme ve Bakım Evi

 

GÖREVLİ ÖĞRENCİLERİN PAYLAŞIMLARI:

Çevremdekilerin anlattıklarından duyduğum, hep merak ettiğim, hiç gidemeyeceğimi sandığım bir yerdi... Sonunda "Büyüklerimizi Unutmadık..." adlı sınıf projemiz kapsamında o yere, huzurevine, gittim... 

Aslında giderken oranın sadece ailesi tarafından istenmeyen, yardıma muhtaç olan, sağlığı yerinde olmayan büyüklerimizle dolu olduğunu düşünmüştüm. Gittiğimde ise bunun tam tersiyle karşılaşmak şaşırttığı kadar sevindirdi de beni... Gittiğimizde oranın çok şık, sağlığı yerinde, makyajlı, yaşama sevinci dolu ve içten seven  büyüklerimizle dolu olduğunu gördük. Tabii ki ilk başta bizimle konuşmak istemeyenler de oldu. Ama sonra onlar da bizi yanlarına kabul ederek sohbet etmeye başladılar. 

Onların ihtiyaç duydukları tek şey konuşmakmış aslında. Daha biz bir şey sormadan anlattılar her şeyi... Gerçekten o kadar sıcak karşıladılar ki... Bir sürü şey ikram ettiler bize;  yemesek bile zorla yedirdiler. Hayatlarından bahsettiler. Hemşiresinden tutun da öğretmenine, ev hanımına, reklamda oynayanına, dikiş dikenine kadar hepsi vardı... 

Oraya gidip çıktıktan sonrada aklımda cevap bulmasını istediğim birkaç soru vardı: Acaba her gün böyle sanki bir yere gidermiş gibi süslenip aslında sadece her gün gittikleri salona mı gidiyorlardı? Bizi acaba her gördüklerinde aynı sıcaklıkla karşılayacaklar mıydı? Sorularım kısa zamanda cevap buldu. Evet, onlar her seferinde aynen bir yere gidecekmiş gibi süsleniyorlardı ve evet bizi her seferinde aynı sıcaklıkla karşılıyorlardı... 

Gelelim asıl amacımız olan projemize... Projemizdeki amaç sosyalleşmek ve onlar adına bir şeyler yapabilmek olduğu kadar onların tecrübelerinden faydalanmaktı. Buna yönelik sorular sorduğumuzda birçok cevap aldık. Ama bence onlardan alabileceğimiz en büyük tecrübe kuşkusuz yaşadıkları her şeye rağmen hala hayat dolu ve mutlu olmaları... 

Ve son olarak evet biz büyüklerimizi unutmadık...

Pınar AKYOL

 

Bugün geçen hafta olduğu gibi sınıf arkadaşlarımla birlikte Sosyal Hizmetler Huzurevine gittik. Tabii ki bu fikir bizi her zaman iyi bir sınıf olduğumuza inandıran, kılavuzluk eden Arzu hocanın fikriydi. Bu hafta geçen haftakinden daha eğlenceliydi. Çünkü artık daha çok alıştım oraya, galiba gün geçtikçe oraya bağımlı olacağım. İlk gittiğimde hiç bir şey beklediğim gibi değildi. Oraya gittiğimde bizi umutsuz, mutsuz, hayatından şikayetçi insanları bekliyordum. İçeri girdiğimde hiç bir şeyin öyle olmadığını gördüm. Herkes dost olmuş masalarında oturuyorlardı. Bir bayan "nasıl geçti habersiz yıllar" diyordu ve hayatın gözümüzü açıp kapayana kadar geçeceğini, iyi değerlendirmemiz gerektiğini söyledi. Oradaki sohbetler gerçekten kaliteliydi, hayallerimizi ve ileride başarmak istediklerimizi sordular. Onlarla olmak keyifliydi. Çünkü hepsi bilgili görgülü insanlardı. Galiba bizi de sevdiler. Çünkü anlamının ne olduğunu bilmiyorum ama "yüzünüz oya gibi" dediler. Onlar geçmişte yaşadıklarını aynı heyecanla anlatıyorlardı, değişik hikayeler anlatıyorlardı. Daha sonra dans hocası geldi bayanlar dans etti Arzu hoca da dans etti. İkinci gittiğimizde o kadar güzel karşılandım ki insan "iyi ki buradayım" diyor içinden. Mualla babaannem, öğretmen annem, bize çok sıcak davrandı. Mualla babaannem bizi Emirgan'a davet etti. Daha sonra; Birsen ve Nesibe teyzenin yanına gittik, ilk gittiğimde de onların yanına gitmiştim ve en eğlendiğim masa da oradaydı. Biraz sohbet ettikten sonra diğer salona geçtik ve Mukaddes teyzemin yanına gittim inanılmaz tatlı bir teyzeydi. Dans hocası tekrar geldi ve bu sefer hepimiz dans ettik. Benimki biraz Ceren´in yardımıyla oldu. Ama en eğlencelisi Ömer'in dansıydı. Bu değişik gün de diğeri gibi onlara teşekkür etmekle son buldu. Bugün iyi ki oradaydım. Çünkü oradaki insanlar umutlu, mutlu ve çok bakımlıydılar. Bugün bunları yazarken içimde büyük bir mutluluk var ve bunu sağlayan, eğitimin sadece okulda olmadığını bize böyle şeylerle gösteren Arzu hocamdı. O'na da her şey için teşekkürler. 

Gülşah ELTUĞRAL

 

İlk gidişimizde çok çekingendik. Çünkü nasıl bir ortamla karşılaşacağımızı bilmiyorduk. İlk defa böyle bir yere gideceğim için ben daha bir çekingendim. Hatta gittiğimde oturduğum masadaki teyzeler ve amcanın soruları dışında hiç konuşmadım bile. Ama sağolsunlar çok sıcak insanlar. Bizlere yaşadıklarını, tecrübelerini anlatıyorlar, bazen fıkra, bazen de bilmece anlatıyorlardı. Bizlere yiyecek, içecek getiriyorlar ve daha bunun gibi güzel şeyler yaşatıyorlardı. Tabii ki bizler oraya gidince, yüzlerindeki mutluluğu görünce çok mutlu oluyoruz. Onlarla hayatın değişik yönlerini de öğrenmiş oluyoruz. Ve bu yazımda Arzu Hocama teşekkür etmek istiyorum. Bu kadar iş-güç arasında hala insanları, özellikle yaşlıları mutlu etmek için uğraşıyor ve bizlere de yeni yeni şeyler öğretiyor. Bizlere vefa dersi veriyor. Umarım bizler de büyüyünce onun gibi hayırlı insanlardan oluruz. Kısacası herkesin gitmesi, görmesi gereken çok sıcak bir ortam ve her hafta gitmekten mutlu oluyorum. 

Kerem ÇELİKAY

 

1) Huzurevine ilk gidişimdi. Dolayısıyla biraz heyecanlıydım bizleri nasıl karşılayacaklar diye. İlk tanıştığım Hüseyin Amca ile ne konuşacağımı bilmiyordum. Onunla tanışır tanışmaz "ne işle meşguldünüz" diye sorduğumda Hüseyin amca başladı içini dökmeye ve bütün samimiyetiyle bizimle sohbet etmeye, kendisinin Lise hayatından şimdiki durumuna kadar kısaca özetledi. O´nun hayatından ders almak gerekirdi. Sohbetine doyum olmuyordu. Fakat arkadaşları geldi ve biz de oları yalnız bıraktık ve diğer tarafa geçtik. Geçtik ki altın kalpli Aysel teyzeyle tanıştık. Sanki biz O´nun çocuklarıymışız gibi o kadar sıcak kanlıydı bize karşı. Hemen bize pasta ve içecek ısmarladı bize sormadan. O kadar iyi ki bir insan değil sanki bir melek. Onunla epeyce sohbet ettik. Ben ve arkadaşlarım oradan ayrıldığımız zaman Aysel teyze arkamızdan el salladı, "güle güle çocuklarım" dercesine. O kadar sevecen ve iyi insanlar vardı ki orada, ayrılmak zordu. Bu büyüklerimizle sohbet etmemiz, onlarla gülüp eğlenmemiz ve onlara yalnız olmadıklarını hissettirecek bir şeyler yapmamız gerektiğini düşünüyorum. Arzu hocamıza bizlere bu duyguları yaşattığı için ayrıca teşekkür ediyorum. 

2) Huzur evine ikinci gidişimdi. Gerçekten de çok güzel, çok değişik bir şey oldu, İçeriye ilk gittiğimizde bizleri çok sevdiler, onlarla konuştuk. Yarım saat sonra Arzu hoca bizi tiyatro bölümüne götürdü. Ne olduysa orada oldu. Dans hocaları onlarla dans ediyordu. Biraz izledikten sonra hiç beklemediğim bir kişi Arzu hocanın ısrarı üzerine dans etmek için kalktı. Ben çok heyecanlıydım. İnşallah beni kaldırmaz diye ve o an geldi dans hocası beni kaldırdı. Çok heyecanlıydım, ilk defa dans edecektim. Hoca ilk başta biraz öğretti. Sözleriyle ne yapacağımı anlatıyordu. Ben de biraz kavradım herhalde, dans ettik. Arkadaşlar fotoğraflarımızı çektiler. Süremiz bittikten sonra onlardan ayrılırken biraz üzülüyor insan yalnız bıraktık diye... 

3) Huzur evine gittiğimizde en güzel ve değişik günlerimi yaşıyor gibiyim. O insanlar yalnız bırakılacak insanlar değil, bence onların da canları sıkılıyor. Onlar da değişik insanlarla sohbet etmek istiyordur. İnsan sürekli bir yerde durunca canı sıkılır canı konuşmak istediği birisini arar. Arzu hocamıza bize bu günleri yaşattığı için ayrıca teşekkür ederim. Saygılarımla 

Mehmet GÜLER

 

İstanbul Nisbetiye Dinlenme ve Bakım Eviİstanbul Nisbetiye Dinlenme ve Bakım Evi09-01-202009-01-202009-01-2020